Avrupalı ?Denge?nin Sırrını ve Geleceğin Mesleğini Keşfetti.

Avrupalı ?Denge?nin Sırrını ve Geleceğin Mesleğini Keşfetti.

Dr. Zerrin Başer

Uluslararası Erickson Eğitmeni / Denge Merkezi Kurucusu

Nisan 08

1111Bu sayıda sizlerle yeni bir deneyim ve bakış açısını paylaşmak istiyorum. Dünyaca ünlü Uluslararası Erickson Koçluk Okulu’nun eğitmeni olarak doğu Avrupa ülkelerinde koçluk eğitimi veriyorum. Avrupa’da koçluk eğitimlerine ilgi duyan ve profesyonel yaşamına koçluk yaparak devam etmek isteyen çok insan var. Öğrencilerimin arasında eğitim alanında çalışan akademisyenlerden psikologlara, dünya çapında araştırma yapan fizikçilerden ekonomistlere, insan kaynakları alanında çalışanlardan danışmanlara, mühendislerden pazarlama sektöründe çalışanlara, profesyonel mesleğinden, emekli olandan üniversite öğrencilerine, bankacılardan üst düzey yöneticilere çok farklı mesleki geçmişe sahip insan var. Bu insanlar koçluk eğitimi aracılığı ile bir araya geliyor ve eğitim sürecinde bile birbirlerini zenginleştirerek, iyi eğitimli ve yeterli becerilere sahip birer koç olmak üzere inanılmaz çaba harcıyorlar.

Koçluğa olan ilginin temel nedenlerinden biri gelişmiş dünyanın “geleceğin mesleğini” keşfetmiş olması diyebilirim. Konuştuğum hemen herkesten aynı cümleyi duyuyorum. “Neden koçluk geleceğin mesleği?” Bunun pek çok nedeni var.

Ülkemizde henüz tanınmaya başlayan koçluk 1980’li yıllardan bu güne özellikle çok uluslu şirketlerde ve gelişmiş ülkelerde çok yaygın. Koçluğun insan yaşamına ve iş yaşamına getirdiği katkıların somut olarak ölçülmesi konusunda da pek çok araştırma yapılıyor. Elde edilen sonuçlara göre özellikle yönetsel kademelerde bulunanların, iş sahiplerinin ve yaşamlarında gelişim, yüksek motivasyon ve başarı peşinde olanların koçluk almaları halinde yaşamlarının pek çok alanında istedikleri sonuçlara ulaşabildikleri kanıtlanıyor.

Koçluğu danışmanlıktan, psikolojik yaklaşımlardan, mentörlükten, eğitmenlikten ayıran en temel özellik koçun koçluk yaptığı kişiye olan yaklaşımıdır.

Koçluk alan kişi
?kendi sorumluluğunu farkındalıkla yaşaması,
?kendine hesap vermesi ve kendi otoritesini kendisi için kullanması,
?kararlarını kendi içsel süreçlerini harekete geçirerek vermesi konularında desteklenir.

Koç hiçbir zaman tavsiye veren, öğreten, öğütleyen, yol gösteren durumunda değildir, sadece kişinin kendi seçtiği yolunu aydınlatan ışık olmaya çalışır.

Koçluk yaklaşımı;
?kişisel güveni,
?farkındalığı,
?kişisel ve diğer yaşam alanlarına ait hedeflerin aynı düzleme getirilerek yaşamsal dengenin sağlanmasını,
?kişinin işi ya da davranışlarında istediği sonuçlara temel niyetinin farkındalığı ile ve güçlü bir odaklanma ile ulaşmasını sağlar.

Koç, koçluk alan kişinin geleceğini planlaması ve istediği sonuçlara yüksek motivasyonla ulaşabilmesi için sol ve sağ beynini birlikte kullanmasını sağlayan yöntemlerle bireye yaklaşır. Düzenli koçluk yapılması sonucunda hem başarı ekseninde ve hem de öz değerleri yaşama ekseninde dengeli bir artış ortaya çıkar. Stresle ortaya çıkan ve bireyi yıpratan başarı yerine içsel dengenin kurulması ile ortaya çıkan yüksek motivasyon sonucu başarıya ulaşılır.

Günümüzde Avrupa’da giderek yaygınlaşan temel yaklaşım, insanlarının bireysel alanlarını koruyarak aynı zamanda iş yaşamında “yüksek performans” ile üreten takımların üyesi olarak çalışabilmeleri. Bu doğal olarak iyi insan ilişkilerini, kişisel liderliği farkındalıkla ve yerine göre bir takım üyesi olarak takım liderliğine dönüştürebilmeyi, sıradan değil farklı ve fark oluşturabilecek yaratıcılığı ortaya koyabilmeyi gerektiriyor. İş için ayrılan zamanı sabahtan akşama kapalı mekanda ve fazla çalışarak değil hem üretimi hem de keyif, sağlık ve değerlerle dengeli yaşama eğilimlerini doğuruyor.

Avrupalı artık içsel bilgeliğini ve “yüksek insan” potansiyellerini ortaya çıkarmanın peşinde. Bir koç olarak kıyaslama yapmanın doğru olmadığını bilsem de burada ülkem adına bir pozitif kıyaslama yapmadan geçemeyeceğim. Aynı eğitimi hem Türklere hem de Avrupalılara veren bir eğitmen gözüyle dünyanın batısından ülkeme baktığımda gördüğüm; aslında ne kadar güçlü bir mayaya ve insan zenginliğine sahip olduğumuz. Anlama ve kavrama potansiyellerimizin ne kadar yüksek olduğu. Farkı yaratan ne? Kendimizi dar bir dünya penceresine kısıtlayarak “geleceğe” değil geçmişe ve bugünün sorunlarına kilitlenmemiz. İşte fark burada.

Koçluk, bireyi bugünden geleceğe; yaratıcı yaklaşımlarını ve kaynaklarını harekete geçirerek birliğin, bütünlüğün, yapay ayırımlardan arındırılmış geleceği düşleyen sistem düşünürlerinin dünyasına taşıyan önemli bir araç olarak görülüyor.

İnsan potansiyeli olarak eksiğimiz olmadığı gibi anlama ve kavrama ve farklı bakış açılarını ortaya koymada çok da güçlü yönlerimiz var, iç disiplini, yaratıcılığı seçerek ve yönümüzü geleceğe çevirerek özgün değerlerimizle istediğimiz sonuçlara ulaşmak sadece bizim elimizde.

Soru: Geleceğimizi yaratmayı seçmek için daha neyi bekliyoruz?